23 Temmuz 2009 Perşembe



Gam kenarı..

Acının
dağlandığı anlar vardır…Aramaya gerek yok, o gelir bulur…Beraber gidilen bir
lokantanın kapanması bile üzüntüdür…Veyahut lokantanın yerine dükkânı çiçekçinin
tutması…Gözyaşından çorba olmaz ama…Dilin, damağın yanar
tuzdan…Soğutamazsın…Zamansız, kırmızı bir toka çıkar nereye saklanmışsa…Saçı
toplasın diyedir küçük canavarın dişleri…Ve fakat dağıtıp ısırır, acıyan ne
varsa…Yaşananları…Yaşanmak için sıraya girmiş ihtimalleri…Yapılmayanları…Sadece
erkek olduğum için koridor tarafına oturmak durumunda kaldığım, yani gam
kenarının yine bana düştüğü, bir otobüs yolculuğumuz olmadı hiç uzaklara…Sen
benim omzumda uyuya kalmadın hareket halindeyken…Biz
durduk…Durdurduk…Gidebilirdik oysa…Kimseden gizlenmemiş, sadece bizi gizleyen
bir tatile belki…Bir akraba düğününde dans etmedik meraklı akbaba bakışları
altında mesela…Çok severdim yatakta kahvaltıyı ama, buna uygun bir tepsimiz bile
olmadı…Alabilirdik… Biraz daha bekleseydik…Zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım
ben…Kelimelerim tuğla tuğla...Her satırbaşında turuncu intihar hissi...Aklım,
dilim, cümlelerim hep geçmişte…Geçmiş geçmiş de…Ben geçemiyorum ki…Bazen
duruyorum yürüdüğümüz bir yerde…Ayaklarımız diyorum, bir ara aynı anda
buradaydı…Beraber bastık bu toprağa…Sahi var mıdır o günden bugüne kalan bir
toprak zerreciği?Tuhaf tutsaklığımın, her şeyden sen çıkarışımın şahidi kalmış
mıdır etrafta?Bu bardaktan su içmişti…Bu sandalyede oturmuştu…Bu bankanın önünde
buluşmuştuk ilk kez…Hiç gözümün önünden gitmiyor, çimlerin üstüne denk gelmiş
tavla maçımız…Elimizde soğumuş kahveler, tadı bizden önce kaçmış kekimiz…Ve
ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi…Bir Allah'ın pulu
durduramadı bizi...***Gidişine türlü anlamlar yükledim…İstesem kalırdın…İstesen
kalırdın…Gözyaşımdan düğümler attım açılması zor olsun diye umudun…Ama sevdim
yine de…Seninle alakalı ne varsa sevmeye devam ettim…Son buluşmamızı sevdim…Tam
giderken, beni elimden tutup çeken seni sevdim…Sarılmamızı sevdim…Arkama dönüp
bakamamayı…Bizim oturduğumuz masada oturan mutlu çifti sevdim nargilecide…Ne
olur hep böyle kalın dedim… Ne olur…Bir yıldönümü gününde, engel olamadım
kendime yoldan döndüm...Sen olmasan da sana giden yoldaydım, hatta birazdan
evinin önünde…Ağlayarak söndürdüm yeni yasımın mumlarını…Kutlu olmadı
ama!..
***Biliyorum biz geçtik sevgilim…Bizden geçti…Başka hayatların
insanlarıyız artık…Başka umutların…Başka adam…Başka kadınların…Tamam da,
silebilir misin yaşadıklarını?Boyayabilir misin siyahla neşeli
günlerimizi?Çıkarıp yüreğimi, kanımın söndürdüğü ateşlere atabilir misin,
yangında ilk kurtarılacakken…Yıllar sonrasına yatırılmış acılarımız var artık
karanlık mahzenlerde…Beklenmedik bir karşılaşma anında…Bir havaalanında…Bir
tesadüfler garında...Bir kafede…Ya da sinema çıkışında kim bilir..Birbirine
bakan şaşkın gözler…Belki evlenilmiştir, belki çoluk çocuk duvarı örülmüş,
anıların üstüne beton dökülmüştür…Işık mı en hızlıdır, ses mi kıyasında; açık
farkla galip gelir o anda, hiç hesapta yokken acı…Acı hızlıdır acı…Yaşananlar
bir çırpıda, dirhem dirhem koparır etini…Ama ne çare; gurur engel olur…Giyilen
sahte mutluluk elbisesinin düğmeleridir tebessüm…Boğazın düğümlenir…Soğuk bir
merhabadır dildeki…Ama öpmek, içine çekmek istersin dudaklarından
hasretini…"Devam etseydik, tüketseydik bu kadar güzel olur muydu" gözlerinde
birikir...“Neden yok ettik birbirimizi” ağzına gelir…Susarsın, öfken hükmen
mağlup olur sevdana…Üşürsün…Çok üşürsün…Gidene, kalana, mizahı olmayan haline
üşürsün…Öyle ki…"Karda donmak üzeresin(dir)…Uyumak tatlı geliyor(dur) ama…Sen
öldüğünün farkında değilsin(dir)" *





z.k.c

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder